11 ayın sultanı, gönüllerin dermanı Ramazan ayı kapımızı çaldı kısa süre önce. Biz de sevinçle onu evlerimize buyur ettik, sofralarımızın en güzel yerini ayırdık. Nitekim Oruç tutmak hem bedene hem de ruha fazlasıyla huzur veren bir ibadet. Peki bu ibadeti yerine getirirken cildimizi nasıl koruruz? Giysilerin en kıymetlisi tenimizi nasıl daha canlı kılarız?
-İftarda ve sahurda meyve ve kuruyemiş ağırlıklı beslen!Özellikle kivi ve fındık. Cildinde detoks etkisi yaratmak içinse dünyanın en sağlam formülünü vereyim sana; bir kase yoğurt. Yemekle birlikte değil ayrı olarak tüketeceğin bu yoğurt ciğerlerindeki tüm zararlı maddeleri temizleyip cildine ışıltı katacak.
-Gazlı içeceklerden uzak durunuz, çay da suyun yerini tutmaz! Gazlı içeceklerin zararlarını zaten sürekli söylüyoruz ama çay içersem yeterli sıvıyı almış olurum anlayışını da bırak. O tükettiğin bir çaydanlık çay size ferahlık verebilir ama su bambaşka bir güzellik yolu. Cildin sandığından da narin ve onu korumana ihtiyacı var. En güzeli iftardan sahura kadar bir sürahi suyu bulunduğun odadan hiç ayırmaman. Tabii içine birkaç yaprak taze nane ve bir dilim limon atarak. Oh, mis!
-Hava kapalı bile olsa güneşten korun! Ah o rengarenk çiçekli elbiseleri giyememek, en güzel beyaz ayakkabıyı çamur korkusuyla ayağına bile takamamak.. Kapalı havanın sıkıntısı bunlarla sınırlı mı sandın? Güneş her durumda cildine zarar verebilir. Bu yüzden yaz kış demeden daima cilt tipine uygun bir koruyucu kullan. Kış güneşinin acısı bir Tarkan şarkısından ibaret değil..
-Sahurda yağdan ve tuzdan kaçın! Zira sahurdan sonra patates gibi devriliriz yatağa. Vücuttaki yağ ise sivilceye, tuz da ödemlere yol açar. Sabah kalktığımızda kendimizi hem çölde kalmış gibi susamış hem de cildimiz mahvolmuş halde buluruz. Sen sen ol mideni doğallıktan yana tut!
Comments